Kişiler Hukuku, hayatımızın her alanında karşılaştığımız ve aslında farkında olmasak bile bu konuda pek çok şey bildiğimiz hukuk alanlarından birisidir. Kişi denince aklımıza hep bir insan gelmekte ancak bu hukuk alanında bu şekilde değerlendirilmemektedir. Elbette ki herkes tüzel kişi olarak tanımlanan bir tabir duymuştur. Tüzel kişi, insan yani gerçek kişi olmayan, ancak medeni hukuk kapsamında hak ve fiil ehliyetine sahip olan, daha çok kendini şirketler, vakıflar ve dernekler olarak gösteren bir kişi tanımıdır. Burada hukuk sistemimizdeki amaç, bu kurumlara ayrı ayrı bir tüzel kişilik vererek davalara taraf olabilmelerini, başka kişilere gerek olmadan şirketler adına işlem yapılabilmesini ve sözleşmeler imzalayabilmeyi sağlamaktır. Bu yönüyle kişiler hukuku, kurum bazında kendini gösterir ve hukuki ilişkilerin ne şekilde yapılabileceğini düzenler.
Tüzel kişi kavramı dışında bir de gerçek kişi kavramı bulunmaktadır. Gerçek kişi denilince aklımıza ilk gelmesi gereken kendimizdir. Bizler, Türk Hukuk Sistemi içerisinde gerçek kişi olarak tanımlanmaktayız. Gerçek kişilerin ne şekilde işlem yapabilecekleri, nerede hak ve fiil ehliyetine sahip olacakları hep kişiler hukuku kapsamında irdelenir ve çözüme kavuşturulur. Mesela kişi bir hastalık sonucu ayırt etme gücünden yoksun olmuş olsun. Kişi bu haldeyken her zaman hak ehliyeti bulunmaktadır. Çünkü medeni kanun, tam ve sağ doğmakla herkesin hak ehliyetine sahip olduğunu söylemektedir. Ancak bu kişilerin fiil ehliyetleri yani hukuki olarak bir işlemi gerçekleştirme yetileri bulunmamaktadır. Bu sebeple bu kişilerin adına bazı işlemlerin yapılması gerekmekte ve bu işlemlerin ne şekilde yapılacağı da kişiler hukuku kapsamında değerlendirilmektedir. Bu yönüyle kişiler hukuku, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Türk vatandaşlarına tanınan hakların ve ödevlerin ne şekilde kullanılacağını düzenleyen bir hukuk dalıdır. Özel hukuk alanında Medeni Hukuk kapsamı altında bulunan kişiler hukukunun Türk Medeni Kanunu’ndan ayrı bir kanuna sahip değildir, Medeni Kanun kapsamı altında hükümlerini doğurmaktadır. Şirketlerin tüzel kişilik kazanması, gireceği hukuki ilişkilerde olmazsa olmaz olarak değerlendirilen bir durumdur. Bu şirketlerin de tüzel kişilik kazanıp kazanmadığı, tüzel kişilik kazanması durumunda sahip olacağı haklar ve ödevler de hep kişiler hukukunun kapsamı alanında bulunmaktadır.